BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR PANDİT GRUBUNUN YARATTIĞI ETKİLERİ DESTEKLEMEKTE
Veda Panditlerinin bir araya getirilmesindeki temel amaç dünya bilincinde uyum ve ahenk etkisi yaratmaktır.
Bilimsel araştırmaların gösterdiğine göre yeterli büyüklükteki Transandantal Meditasyon veya ileri TM-Sidhi grubu bir araya geldiğinde olumsuz eğilimler azalıp olumlu eğilimler güçlenmektedir.
Aşağıdaki şartlardan biri sağlandığında hep olumlu sonuçlar alınmıştır::
- Nüfusun %1’i Transandantal Meditasyon uyguladığında veya
- Nüfusun %1’inin karekökü büyüklüğünde bir kadar grup Yoga Uçuşu da dahil TM-Sidhi tekniğini uyguladığında
Bilimsel araştırmalar ile deneysel olarak kanıtlanmadan önce bu sıra dışı olay, 1960 yılında Maharishi tarafından öngörülmüştür. Bu yüzden Maharishi’nin onuruna bu bulgu Maharishi Etkisi adıyla anılmaktadır.
WASHINGTON ÇALIŞMASI
Washington D.C.de 1993 yazında birkaç hafta sürecek bir çalışma için 4,000 kişilik Yoga Uçuşu yapan bir grup toplandı. Bu süre boyunca şiddet içeren suçlar neredeyse %25 oranında azalmıştır (aşağıdaki tabloyu inceleyebilirsiniz). Bu araştırma, hakemli bir dergi olan Social Indicators Research’de (Toplumsal Veri Araştırmaları) yayınlanmıştır. Social Indicators Research 1999 47(2):153-201.
DÜNYA ÖLÇEĞİ
Bilimsel araştırmalar şunu göstermiştir: grup olarak Yoga Uçuşu yapanların sayısı nüfusun %1’inin karekökü kadar olduğunda toplum genelinde barış sağlanır. 7 milyarlık dünya nüfusunun %1’nin karekökü 8,400 kişidir. Bu yüzden Veda Panditleri grubu için hedeflenen sayı 9,000 olarak belirlenmiştir.
BARIŞ YARATAN GRUPLAR HAKKINDA BİLİMSEL TEORİ
Grup meditasyonunun suç oranları ve toplumsal gerginlik üzerindeki güçlü etkisini açıklayan teoriler, bilincin alan oluşunu içermektedir. Burada bilinç, en derin düzeyinde, toplumdaki tüm bireyleri birbirine bağlayan ve temel oluşturan bir alandır. Bu teori, fizik, fizyoloji ve nöroloji bilimindeki en son bulgularla uyumludur.
Örneğin, modern fizik doğanın işleyişinde daha kısa zaman ve mesafe ölçeklerinde birleşik seviyeler saptadı. Bu çalışmalar, evrendeki bütün farklı kuvvetleri ve parçacıkları birbirine bağlayan ve temelini oluşturan birleşik alanın (süper sicim alanı) buluşu ile neticelendi (sağdaki tabloda ayrıntılı olarak inceleyebilirsiniz).
Benzer bir şekilde, Transandantal Meditasyon ve TM-Sidhi tekniği, düşüncenin daha sessiz ve daha derin düzeylerinin doğrudan deneyimini sağlar; zihin ve maddenin temelindeki birleşik alanın deneyimi ile doruk noktasına varır. Bu tekniklerin grup olarak uygulanması, ortak bilincin birleşik alanını güçlü bir şekilde canlandırarak toplum genelinde uyum etkisi yaratır.
Transandantal Meditasyon’un toplumdaki etkisini ölçen bilimsel çalışmalar, TM yapan grubun barış getiren etkisinin, gruptaki kişi sayısının ötesinde olduğunu buldu. Eğer bu grup Yoga Uçuşu da dahil ileri TM-Sidhi tekniği yapanlardan oluşmaktaysa araştırmalar nüfusun %1’inin karekökü kadar bir oranının ciddi boyutta olumlu bir etki oluşturmak için yeterli olduğunu göstermektedir.
Bu demek oluyor ki toplumda çok güçlü, aynı zamanda bilimsel olarak da ölçülebilir, bir barış, uyum ve bolluk etkisi yaratmak için sadece birkaç yüz ya da birkaç bin kişiden oluşan bir gruba ihtiyaç vardır. Aynı etki ulusal ve küresel ölçekte de yaratılabilir. Dünya geneli için 9,000 kişiden (yaklaşık olarak dünya nüfusunun %1’inin karekökü) oluşan bir grup gereklidir. Hindistan’daki Maharishi Veda Panditleri grubu için hedeflenen sayı budur.
BİLİNCİN ALAN ETKİSİ
Evlerinde, iş yerlerinde veya grup halinde Transandantal Meditasyon tekniğini uygulayanlar, şehrin, ülkenin ve hatta dünyanın diğer ucundaki meditasyon dahi yapmayan insanları nasıl etkileyebilir?
Tıpkı dünyanın diğer tarafındaki canlı radyo programının dinlenebilir olması gibi meditasyon yapan grubun etkisi temel bir alan boyunca yol alır. Birinde elektromanyetik alan, radyo istasyonunu sizin radyonuza bağlar. Diğer örnekte ise bilinç alanı meditasyon yapanı nüfusun geri kalanına bağlar. Barış yaratan grup tarafından yayılan uyum dalgaları, bilinç alanına tamamen yayılarak toplum genelinde yararlı ve ölçülebilir etkiler oluşturur.
Kuantum Fizikçi John Hagelin’in alan etkisini açıkladığı kısa videoyu izleyin.
UYUMLU SİSTEMLER DAHA GÜÇLÜDÜR – LAZER ÖRNEĞİ
Nüfusa oranla barış yaratan küçük bir grup, toplum genelinde nasıl olumlu bir etki oluşturabilir? Fizik, uyum içerisinde işleyen bir sistemin uyumsuz olana göre daha güçlü olduğunu ortaya koymuştur.
Lazer ışını örneğini inceleyelim. Işık dalgaları birlikte uyum içerisinde işlev görmeye göre ayarlanmaktadır. Böylelikle her bir dalganın zirve noktası ve dip noktası diğer dalga ile uyum içerisinde olur. Lazer ışını sıradan bir ampülün verecegi ışıktan çok daha güçlüdür. Lazer ışınının etki alanı dalga sayısının karesi ile doğru orantılıdır. Örneğin uyum içerisindeki 100 dalga, uyum içerisinde olmayan 10,000(1002) dalganın etkisine eşdeğerde bir etki üretir.
TM-Sidhi tekniğini beraberce uygulayan bir grup, bilinç alanını, barış etkisinin yaratıldığı sessiz ve uyumlu bir düzeyden aynı şekilde canlandırmaktadır. Bu durum, bireysel çabalardan çok daha güçlüdür.
SİLAHLI ÇATIŞMALARIN AZALMASI
Araştırmalar 1980’lerde Lübnan savaşı sırasında, diğer bulguların yanısıra savaş kaynaklı ölümlerde %76 oranında düşüş tespit etmiştir.
Küresel Barış Girişimi ile ilgili çok önemli bir deney, Lübnan savaşının en şiddetli döneminde yapıldı. İsrail’de Transandantal Meditasyon tekniğinin ileri aşamalarını uygulayan bir grubun günlük ölçümleri 1983 yılında iki ay boyunca yapıldı. Katılımcıların sayısı arttığında (TM Katılımcı Sayısı soldaki tabloda sağ eksen) komşu Lübnan’da savaştan kaynaklanan ölümler, %76 oranında düştü (p < 10-7). Suç işleme, trafik kazaları, yangın ve İsrail’deki diğer toplumsal gerginlik göstergelerinin de (Tabloda Birleşik Endeks) barış yaratan grubun sayısındaki değişiklikler ile güçlü bir şekilde ilişkide olduğu gözlendi. Hafta sonu, tatiller, hava durumu gibi diğer değişken nedenler de istatistiklerde değerlendirildi.
Bu calışmanın ardından Lübnan savaşının en şiddetli olduğu iki yılı aşkın sürede, sonuçların hemen hemen aynı olduğu dokuz ayrı çalışma daha yapıldı. Bu Küresel Barış Girisimi’nin sonuçları şöyle oldu:
Savaş kaynaklı ölümler %71 oranında azaldı
Savaş kaynaklı yaralanmalar %68 oranında düştü
Çatışmalar %48 oranında azaldı
Karşıt gruplar arasındaki işbirliği %66 oranında arttı
Bu sonuçların tesadüf olma olasılığı, 1 bölü 10-19 dan daha küçüktür.
Bu yüzden çatışmaları çözümleme yöntemleri tarihinde, toplumsal gerginlikleri ve çatışmaları azaltma konusunda en önemli girişim olarak kabul görür.
KÜRESEL TERÖRDE AZALMA
Küresel ölçekte yapılan üç ayrı deneyin toplu analizi, küresel boyutta terörün %72 oranında düştüğünü göstermiştir.
Bir araştırma kurumu olan RAND Corporation geriye dönük olarak yapılan üç büyük barış yaratma çalışmasının terör üzerindeki küresel etkisini incelemiştir. İki yıllık süre içerisinde bütün diğer haftalarla karşılaştırıldığında, bu üç toplantının gerçekleştiği dönemde veriler, dünya çapındaki terörün %72 oranında azaldığını ortaya koymuştur. Her bir uygulama, grubun katılımcı sayısı dünya nüfusunun %1’inin karekökü veya aştığı zamanlarda küresel barış öngörüsünü doğrulamıştır. Bu çalışma, Küresel Barış Girişimi’nin terördeki azalmanın, döngülerle, eğilimlerle, tedbirsizliklerle veya mevsimsel dönüşümlerle bağlantılı olabileceği ihtimalini ortadan kaldırmış oldu.
ŞİDDET VE TOPLUMSAL STRESİN AZALMASI
Küresel Barış Girisimi’nin etkilerini tanıtmayı amaçlayan Washington D.C.de gerçekleştirilen etkinlikte şiddet içeren suçlar %23 oranında azaldı.
Washington D.C.de 1993 yılında, 7 Haziran-30 Temmuz tarihleri arasında Küresel Barış Girisimi’ne dikkatleri çekmek için gerçekleştirilen gösteride bu girişimle suçun ve toplumsal gerginliklerin azaltılması, hükümetin etkili kılınması iddiası sınandı. Titizlikle kontrol edilmiş bu deneyde, iki aylık dönem içerisinde barış yaratan grubun mevcudu 800’den 4,000 kişiye kadar yükseldi. Şiddet içeren suçlar, yılın ilk beş ayında durmadan artış göstermiş olmasına rağmen bu çalışmanın başlamasının hemen ertesinde azalmaya başladı (FBI Suç İstatistikleri) ve deneyin sonuna kadar düşmeye devam etti (%23,3 oranına kadar azaldı). çalışma bittikten sonra ise bu oranlar tekrar artmaya başlamıştır. İstatistiklere göre suç oranlarındaki bu sonucun şans eseri olabilmesi milyarda 2’den (p < .000000002) daha azdır. Dolayısı ile düşüş sıcaklık, yağmur, hafta sonu, polis ve toplumun şiddet önleyici tedbirleri gibi başka olasılıklarla açıklanamaz.
KONULARINDA ÖNCüLüK EDEN BİLİM İNSANLARININ AÇIKLAMALARI
“Küresel Barış Girişimi’nin etkilerinin, devam etmekte olan herhangi bir sosyolojik ve psikolojik araştırma programınının etkisinden çok daha ileride olduğu iddia edilebilir. Araştırmalar çatışmaları çözümleme yöntemleri alanında çoğu araştırmadan çok daha kapsamlı bir dizi istastiki testten başarı ile geçmiştir. Yapılan çalışmalar ve ait olduğu teori hem akademik çevre ve hem de siyasetçiler tarafından çok ciddi bir şekilde değerlendirilmeyi hak etmektedir.”
Prof. Dr. DAVID EDWARDS
– TEKSAS ÜNİVERSİTESİ KAMU YÖNETİMİ, AUSTIN
“Maharishi Etkisinin (Küresel Barış Girişimi) savaşı nasıl etkilediği ile ilgili çalışmaları incelediğimde, hiçbir yöntem hatası bulamadım; ve sonuçlar, çok farklı coğrafyada ve çatışmalı durumda yapılmış sayısız deneylerde sonuçlar hep aynı olmuştur. Önerme ne kadar imkansızmış gibi görünse de, bu çalışmayı çok ciddiye almalıyız.”
Emeritus Prof. Dr. TED ROBERT GURR
– MARYLAND ÜNİVERSİTESİ, KAMU VE SİYASET BİLİMİ BÖLÜMÜ
“Bu varsayım, danışmanlarımız arasında biraz şaşkınlık yarattı. Ama istatistikler doğru. Sayılar ortada. Bu çalışmada yapıldığı gibi bir çok değişkeni istatiklerde değerlendirebiliyorsanız sonuçlar çok daha inandırıcı hale gelmektedir. Kanıtlar dünya barışı yaratmak için yeni bir teknolojimiz olduğunu göstermektedir.”
Dr. RAYMOND RUSS
– MAINE ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ ARAŞTIRMACISI;
JOURNAL OF MIND AND BEHAVIOR DERGİSİ EDİTÖRÜ
“20 yılı aşkın bir süredir Maharishi Etkisi (Küresel Barış Girişimi) üzerine yapılan araştırmaları takip etmekteyim. Basit ve az maliyetli bu girişimin bugün karşılaştığımız pek çok toplumsal soruna çözüm oluşturduğuna dair artık çok güçlü ve tutarlı kanıtlar vardır. Araştırma ve sonuçları, kamu politikalarından sorumlu kişilerin harekete geçmesini gerektirecek kadar güçlüdür.”
Prof. Dr. HUW DIXON
– YORK ÜNİVERSİTESİ, İKTİSAT BÖLÜMÜ, İNGİLTERE
